takdim [ya da (itirazlar IV)]
BİZ: EDEBİYAT MAĞDURLARI
Bütün tanıklar dinlendi. Savunmalar alındı. Gereği düşünüldü. Hiçbir etki altında kalmadan bağımsız olarak karar verildi. Adam kapıyı açtı, içeri girdi ve tabancasını çıkararak ateş etti. bam. buraya kadar bazı çıkarımlarda bulunmuş olabilirsiniz bizimle ilgili ve sonumuzun geldiğine dair. silin lütfen kafanızdan böyle şeyleri. daha değil. henüz erken. zamanını bilmiyorum. çünkü hiç düşünmedim. bu dergi hep olacak diye düşündüm ben ve hep size yazacağım, yazacağız. kapatmak, çıkarmamak: böyle olumsuz kullanımlar hiç gelmedi aklıma. dergi benim için hiç heves olmadı. hiç çıkarım olmadı: Selim’in içgüdüleri iyi gelişmemişti. Çıkarını pek bilmezdi. Oysa... çıkarlarını düşünmeyenler unutulacaklardır. demek hiç sesimiz çıkmasa, çıkartmasak bir daha sesimizi, unutulacakmışız.
her şeyi mahvedebilme yeteneğine sahibim. önce kendimi mahvettim ve itiraz ettim. böyle başladı her şey, bir akşamüstü-bir belediye otobüsünde-bir boş kâğıtla. sonra kelimelerin üzerini çizmeye başladım, düpdüzgün çizdim üzerlerini. oyundan hiç vazgeçmedim: ciddi oyunlar buldum kendime ve bazen tüm ciddiyetlerden uzaklaştığım oldu. insanlar tanıdım. başkaları ne der diye yaşadım uzun bir süre. geciktim hep bir yerlere, bir şeyleri yapmak için hep geç olmuştu nedense... insanlar için çok çalıştım, hep izledim onları. “dergimizi okumadan içinde ne var ne yok tarzı haber yapabilsinler paragrafı” bile yaptım onlar için. kendilerini anlattım onlara. şiirler yazdım. iyiydiler galiba yazdıklarım, ya da... bana öyle gelmişti, yani umutlanmıştım. inandım sonra. dergi ve kitap sayfalarına inandım, gazetelere değil. en çok da insanlara. en çok insanlar üzdü beni. bana da inananlar oldu. özür diledim onlardan, çok defa. kimi zaman affedilmedim, hâlâ affedilmeyi bekliyorum. yani... beklediklerim var hâlâ, ki beni böyle yalnız bıraktılar ve size bunları yazıyorum. bir ara insanlar dergimizi okuyacaklar sandım, sayfalarını karıştıracaklar, orada bizi bulacaklar, orada kendilerini bulacaklar. galiba yanılmışım, sayfalarını karıştırmakla kalmışlar. öyle değil dedi içimdeki. cevap verdim ona: “biliyorum” dedim, “bazıları okur, orada bizi bulur bazıları, orada kendilerini bulur. ama nedendir bilmem, bu karamsar düşünceler bırakmıyor peşimi ve sorun şu ki: onlara alıştım.” yüzü düştü, böyle deyince üzüldü, içimdeki.
bir takdim yazısı nasıl yazılmalı diye düşündüm. ve yazdım kendimce. itirazlarım dikkate alınmadı. insanlar da dünyamızın bir parçası olmadı galiba, Emrah öyle diyor. bilmiyorum.
(Devamını ve içindekileri okumak için linke tıklayınız.
Link: http://tutiedebiyat.blogspot.com/p/dergi.html )
(Devamını ve içindekileri okumak için linke tıklayınız.
Link: http://tutiedebiyat.blogspot.com/p/dergi.html )