Hızlıca akan bu su,
Güneş altındaki kahkaha coğrafyasında, gülümseme takımadaları gibiydi.
Ama bu sabah yarılan tan seldir.
Uğursuz çamurlu inişlerinde kuvvetsiz, çirkin ve pis kan gibi akan hardal seli.
Talihsiz kuduz dalgalarıyla her yere dağıtır; tedirginlik ve çöküş görüntülerini
Viranelik, bu daracık şehrin ölümcül gözlerine Kızıl buhar gibi saçılır, Donar
Ve açılarak kalmak isteyen, çiçek
Güneşi yerlere getirmek
isteyen çiçek; ÇürürGenç deniz kuşları
Suyun üzerinde
Hardal ve kan revan dalgalarına, yavaşça otururlar yastı ayaklarıyla bir an
Biz tarihin şahitleri,
Hardal ve kana revan
dalgalarında çürüyen pamuk kanatları gördükBaşkalaşan genç deniz kuşlarını gördük
Çamurlu Köstebekler gibi, fareler gibi, kör fareler gibi batan genç deniz kuşlarını gördük
Biz tarihin şahitleri
Kara gecelerin uğursuz
derinliğinde tarihi gördük Cüzamlı kitabeler gibi duruyordu tarih
Yüzünün yarısını iri sırtlanlara çiğnetmiş
Bizden sonraların sınır ötesinde,
geleceğe akan caddelerde tekrar anacak mısınız bizi?
Kıdemden, eskilikten kirlenen gecenin kadim sınırlarında yaşayan
bizleri.
Biz, sınırların ötesinde,
-Gecenin kadim sınırlarından
bahsediyorum-Bu gün hızlıca akan su, bu su olmayan su, hardal ve kana revan olan bu su
Su olduğu zamanlar, duru olduğu zamanlar,
Güneşin kahkaha coğrafyasında, Gülümsemenin takımadaları gibiymiş diye duyduk.
Biz duyduk, sınırların
ötesinde…
Gecenin kadim sınırlarından
bahsediyorum. Rıza BERAHENİ, Güneş Altında Çile Kitabından.
Çeviren: Ayhan FAZLI