“… ‘Nusa,’ dedim, ‘gidiyoruz!’ ‘Kürkü unutma!’ dedi. Gittik.”
Zorba’nın sustuğunu görünce yeniden sordum:
“Sonra?”
Zorba sinirli bir halde, “Sonrasını ne yapacaksın yine?” dedi.
Sonra içini çekerek konuşmasını sürdürdü:
“Onunla altı ay yaşadım. Ondan sonra da… Vallahi ben hiçbir şeyden korkmam. Ama, hiçbir şeyden! Korktuğum tek şey var: Tanrı ya da şeytanın kafamdan bu altı ayı silmesi. Anladın mı? Anladım diyeceksin!..”
Zorba gözlerini yumdu. Çok heyecanlanmışa benziyordu. Geçmiş bir olaya bu kadar tutulduğunu ilk kez görüyordum. Biraz sonra sordum:
“Yani, o kadını bu kadar çok mu sevdin?”
Zorba gözlerini açtı:
“Sen gençsin patron, gençsin… Ne anlarsın sen? Senin de saçın ağarınca, o zaman, bu sonu gelmez konuyu konuşmak üzere yanıma gel…”
“Hangi sonu gelmez konuyu?”
“Kadın. Sana kaç kez söyleyeceğim? Kadın, sonu gelmez bir konudur. Şimdi sen, bir şimşek gibi tavuklara atlayan, sonra da boyunlarını şişirip gübreliklerine giden ve orada kabaran genç horozlar gibisin. Onlar aşkın neresini anlayabilirler? Elinin körünü!”
Tiksintiyle yere tükürdü; uzaklara baktı; bana bakmak istemiyordu.
Yine sordum:
“Peki Zorba, ya Nusa ne oldu?”
Zorba ileri, denize doğru karşılık Verdi:
“Bir akşam eve dönünce onu bulamadım. Kaçmıştı. O günlerde köyden genç, güzel bir asker geçmişti, onunla kaçtı. Gidiş o gidiş! Kalbim bölündü, iki parça oldu, fakat namussuz kalp, yine yapıştı. Bilmem göründü mü? Kırmızı, sarı, siyah yamalarla yamanmış, binlerce ekli ve yamalı kalın sicimle dikildiği için en büyük fırtınalarda bile yırtılmayan bazı gemi yelkenleri vardır. Benim kalbim de öyle işte! Binlerce delikli, binlerce yamalı, ama korkusuz.”
"Peki, Nusa'ya kızmadın mı Zorba?"
"Neden kızayım? Sen ne dersen de, kadın başka şeydir patron, insan değil başka bir şey. Neden kızayım? Kadın anlaşılmaz bir şeydir ve gerek uygarlığın, gerekse dinin bütün yasaları yanılmaktadır kadın konusunda. Böyle davranıyorlar patron! Eğer yasa koymak benim elimden gelseydi, erkek için başka kadın için başka yasa koyardım. Erkek için on, yüz, bin yasa; ne de olsa erkektir, kaldırır. Ama kadına hiç! Çünkü, sana kaç kere söyleyeceğim patron? Kadının şerefine! Tanrı biz erkeklere de akıl versin!"
(Nikos Kazancakis, Zorba, Can Yayınları, İstanbul, 2013, s. 110-111)