8 Aralık 2015 Salı

Cezamızın Son Günleri

Böyle bir başlık atıp bunun gerçek olduğuna inanmak isterdim. Şimdilik mümkün değil. Dönünce ülkeme bir şeyleri bıraktığım gibi yerinde bulmak isterdim. Hiç mümkün değil. Bir dergi çıkarmak yetsin isterdim sevdiğimizi alıp götürmeye. Gayri momkene. Tüm bunları isterken 1 Aralık günü öğleden sonra saat ikiyi yedi geçe arkadaki bahçede binaya sırtımı dönmüş sigara içiyordum ve karşımda turunculu, yeşilli renkte kısa dikenli yapraklarıyla bir çam ağacı duruyordu. Bir kuş acayip bir güzellikte ötüyordu ve ben oturup hala sigara içiyordum. Hayır, kuş karşımda duran çam ağacında değildi ben sigara içerken. Zaten daha sonra da hiç konmadı çam ağacına, sigaram bitene kadar bekledim konsun diye, ama bana aldırış etmedi. Yan bahçedeki yapraklarını dökmüş, korkuluk gibi duran kuru ağacın dalına konuvermiş ve süzüle süzüle ötüyordu. Halbuki çam ağacına konsa eksik bir şey kalmayacaktı resimde, bize böyle öğretilmişti. Ben kuşun uçup çam ağacına konmasını beklerken bir sigara daha yaktım. Kuşun acayip güzellikteki ötüşüne kibritin yanma sesi karışınca, kuş birden susup ses kesilince ve şaşkınlıkla dumanı da yutuverince ben, pıtır pıtır öksürdüm. İyi mi diye meraklanıp kuşa çevirince başımı kuşun çam ağacına bakıp öttüğünü fark ettim. Kuş nerede duracağını, karşısına hangi manzarayı alacağını biliyor. Biz bilmiyoruz Emrah. Kupkuru bir ağaçın dalında öten bir resme değil de boş bir çam ağacına bakıp duruyoruz. Bu yüzden cezamız bitmiyor. Son olarak Emrah: "İnsan neden uçurum bekleyen bir ürpertidir"


Selim
8 Aralık 2015, Tahran